[004] Yin-Yang
Lütfen resimden çok metne yönlenin.
Eğrisiyle doğrusuyla, bizi biz yapan, bakarken görmememiz, gördüğümüzü anlamamamız, anladığımızı da irdelemememiz olabilir mi? Resim bilincinizi çoktan "dolu bardak" yapmış olabilir mi? Bir daha denemek ister misiniz?
- Geceden kurtulup aydınlığa kavuşmak isteriz; aydınlık çok geldiğinde de ondan kaçarız.
- Ekşi olur ya da olmaz, tuzlu olur ya da olmaz, ama hep tatlı olsun isteriz.
- Sevgi, paylaşma, dostluk yokken yalnızım diye ahlanır; yanında çantada keklikken oflanıp puflanır, kılı kırk yarar, ay uzak dur biraz deriz.
- Yoklarla dibe vurmuşken varları arar, varlarla boğulurken bunalır yok olsun isteriz.
- Öndeyken arkadakine hadi koş gel, geride kaldığımızda öndekine hele dur biraz der, zamanı tek noktadan bükeriz.
- Beyaz varken beyaz, siyah varken siyah oluruz; arasındaki grinin sonsuz çeşitliliğini yok sayarız.
- Fırtınada savrulmaktan, güneşte kavrulmaktan, yağmurda ıslanmaktan, soğukta donmaktan korkar; dengenin dinginliğinde gözümüzü açar, burası çok sakin deriz.
Çok eskidir kutuplu yaşam ya da ikilik. Her kültür, öğreti öyle ya da böyle kavramın içinde bulmuştur kendini. Ama insanın doğası bu işte; kutuplar illa ayrı ve zıt köşeye konmalı. En bilinenleri; iyi, kötü; acı, tatlı; artı, eksi; zayıf, güçlü; aydınlık, karanlık; boşluk, doluluk; gibi. Evrenin bir parçası olduğumuzu yok saydığımız sürece de bu kavramı itiş kakış ve karşıtlık etiketiyle algılayacağız, büyük bir yanılgıyla.
Lütfen unutmayın; hepimizde her iki kutup da var. Kişiye yakışanı, fiyakalısını seçip, geri kalana da işe yaramazı(?) etiketlemek çok kolay ve gücü egoya aktarmanın kolay yoludur. Maharet, gerektiğinde, istendiğinde her ikisinin gücünü aynı potada eritebilmektir.
Yani kutuplardan birisini yok saydığımızda aslında kendimizi de yoksullaştırırız. Bu ikiliği bir ayrım değil de birlik olarak görebildiğimizde, evrenin bir parçası ve dinamiklerinin de ta kendisi olduğumuzu, mutluluk ve huzur içinde keşfetmiş olmanız dileğiyle.
S.K.Yerli
2017-01-28
Yorumlar
Yorum Gönder